- bunalmak
- nsz1. 窒息, 呼吸困难: Adamcağız öksürürken bunaldı. 他咳得喘不上气来。Burada bunaldım, biraz çıkacağım. 我在这儿透不过气来, 要出去一下。Kahvenin havasızlığında bunaldım. 咖啡馆里乌烟瘴气, 我都透不过气来。2. 心烦, 烦躁; 痛苦, 苦恼: Bir dayağı, bir desteği olduğu için bunalmıyor. 他有后台, 心中不慌。Çaresizlikten bunaldı, ne yapacağını bilmiyor. 他一筹莫展, 心烦意乱, 不知如何是好。Müessesesinin epeyce karışık ve dolambaçlı işleri içinde bunalmış, kalmış. 他似乎陷在单位里非常繁杂的事务中透不过气来。3. 穷困, 窘迫: Bunaldığı için tarlasını satmak zorunda kaldı. 他由于贫困而被迫把土地卖了。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.